VERİMLİ VE AKTİF DERS ÇALIŞMA YOLLARI

Ankara Mehmet Zeki Derman Anadolu Lisesi'nin kültür etkinliklerine bağlı, fikir ve yorum mecrasıdır.
VERİMLİ VE AKTİF DERS ÇALIŞMA YOLLARI

VERİMLİ VE AKTİF DERS ÇALIŞMA YOLLARI

  1. Programlı Yaşamak

 

Öğrencilerin çoğu zaman program kelimesini duyduklarında akıllarına ders çalışmak gelir. Halbuki, program yapmadaki nihai amacımız günümüzü verimli geçirmektir. Herhangi bir insanın rutin hayatına baktığımızda farkında olsalar da olmasalar da planlanmış şekilde hareket ettiklerini görürüz. Çünkü bunların altında koşullanmış yani öğrenilmiş birtakım davranışlar yatar. Bu tip davranışları öğrenciler zaten erken yaş dönemlerinden itibaren yapmaktadırlar. Sabah uyanmak, zamanında okula gidebilmek, temel ihtiyaçlar için vakit ayırmak gibi. Dolayısıyla gençlerin günlerini daha verimli geçirebilmek için program yapmayı denediklerinde onlara programın sadece dersten oluşmadığını, aslında rutin hayatları için birer öngörü sağladığı üzerinde de durulmalıdır. Buradaki hedef aslında bir yandan da, gençleri hali hazırda içinde bulundukları belirsizlik durumundan kurtarmaktır. Çünkü stres ve kaygı da belirsizlik ile başlar. Her bireyin belirsizliğe karşı tahammülü farklı olup kaygı yaşama düzeyleri de oldukça farklıdır. Bu yüzden, belirsizlik durumunu kaldırmak adına ilk gözleme başladığımız nokta rutin hayatımız olmalıdır.

 

    1. Vakit Aralığı Belirlenmesi

 

Program yaparken dikkat edilmesi gereken ilk nokta öğrencilerin yaptıkları herhangi bir faaliyetin ne kadar vakit aldığını sorgulamalarını sağlamaktır. Çalışma bağlamında öğrencilerin planlarını yaparken bu planı ilk başta okulda başlatmaları gereklidir. Yapacakları çalışmanın ne kadar vakit alacağı, ideal olarak ne kadar vakit ayırmaları gerektiği, ne zaman mola verecekleri, hangi konuları ne kadar ve ne zaman çalışmaları gerektiği gibi konuları bilişsel düzeyde düşünmelerine itmeliyiz. Daha sonrasında ise yapılacak olan programın idealinde, programın esnek ve değişebilen yapısı aktarılmalıdır. Programlar çoğu zaman yapıldığında uyulması güç olabilir. Bu yüzden öğrencilerin gözlemleriyle beraber çalışmalarını öncelikle çalışmalarını vakit aralıklarına bölmeleri gereklidir. Bu vakit aralıklarının stabil olarak saat aralıklarında olmasıyla programlarına daha kolay uyum sağlayabileceklerdir. Uyumu yakalamak adına düzenli aralıklarla öğrencilerimiz ders çalışma programlarını yazılı şekilde haftalık olarak değiştirmelidirler.

Öğrencilerin programlarına uymaya çalışırken genelde ilk karşılaştıkları problem dikkatlerinin ders dışı aktivitelere kaymasıdır. Bireysel olarak değişen dikkat süresi, onların kolayca daha keyifli vakit geçirebilmelerini sağlayan televizyon, bilgisayar, telefon aktivitelerine odaklanmalarına sebep olabilir. Gençlerle iletişim kurarak, hangi aktiviteyi ne amaçla yaptıklarını anlamak, birey-aile arasındaki uyumu oldukça güçlendirir. Dolayısıyla ders dışı aktivitelerde gençleri anlamamız gerekir. Bilgi çağında elektronik cihazlar başta sosyalleşmeye bağlı özgüven ve özsaygı gibi pek çok farklı gelişimsel unsuru etkilemektedir. Bu süreçte de ilgili cihazlarda kullanılan programların kullanım amacını anlamak ve ne kadar vakit aldığını gözlemlemek gerekir. Çalışma vaktinin sadece çalışma odaklı olması gerektiği üzerinde durularak mola sürelerinin belirlenmesi ile derse ayrılan vakti en verimli şekilde geçirmek ve bireyle aramızdaki iletişimi kuvvetlendirmek buradaki esas hedeftir.

Öğrencilerin programlarında çalışma ve mola süresi bağlamında uyum sağlamalarını kolaylaştıran ilk etken aslında okuldaki ders programlarıdır. Bu yüzden evdeki çalışmalarında da okuldaki gibi 40-50 dakikalık zaman dilimine ayırıp 8-10 dakika mola verebilir, ya da 20-25 dakika gibi daha kısa süren çalışma dilimiyle 3-5 dakika mola da verebilirler. Bu tarz durumlar kişiye bağlı esneklik gösterebilir.

 

    1. Etkin Not Tutma, Materyal Kullanımı ve Öğrenme Becerileri

 

Öğrencilerin çalışmalarını yaparken kullandıkları materyaller oldukça önemlidir. Karşılaşılan problemlerin ilki, notlarda eksiklikler olmasıdır. Öğrencilerin dersi derste dinleyip etkin şekilde not almaları gereklidir. Öğrenme becerileri kişisel olup; dinleme, yazma, motor becerilerini kullanarak öğrenme şeklinde farklılık gösterebilir. Fakat derste tutulan notların öğrenme becerilerinden bağımsız olarak aslında birer kaynak referansı olup ilerideki yıllarda da kullanılacağı unutulmamalıdır. Not alırken öğrenciler anlayabilecekleri şekilde kısa notlar alabilir, farklı kalemler kullanabilir, renkli kağıtlardan faydalanabilirler. Sözel derslerde kısa ve hatırlatıcı notların kullanılması, sayısal derslerde ise üzerinden geçilen soruların bir daha çözülerek ilgili formül veya bilgilerin yazılması gerekir. Konu anlatımlı veya soru bankası tipi farklı kitap kaynakları kullanılırken, çalışılacak kısımların kitaptan bağımsız şekilde dosyalanması ve arşivlenmesi önemlidir. Öğrenciler sorumlu oldukları her konuyla ilgili birer dosya tutup, ilgili testleri, soru tiplerini burada barındırabilirler. Böylelikle çalışırken vakit kazancı artıp daha düzenli olmak sağlanabilir. Benzer şekilde, okulda verilen deneme sınavlarının karneleri saklanarak, konu bazlı bir çalışma programı oluşumunda yardımcı olabilir.

Öğrenme becerilerinin bağlı olduğu faktörlerden biri de çalışma ortamıdır. Çalışma ortamının öğrencinin isteğine göre bağımsız, kapalı ve kendilerine özel olması esastır. Buradaki hedef onların gelişim süreçlerindeki özerklik algılarını ve öz sorumluluklarını kuvvetlendirmektir. Ders çalışma ortamında ders dışı obje olmaması, sade bir masa ve sandalye olup elektronik eşyaların olmaması gerekir. Velilerin buradaki hedefi; gençler adına birer kontrol mekanizması olup, onları programlarına başlatma ve programı devam ettirebilme becerilerini kazandırmak olmalıdır.

 

  1. Tekrar ve Soru Çözümü

 

Program yapılırken çalışmaların tekrar edilmesi mühimdir. Şu anki sınav sisteminin hafızaya dayalı olması, öğrencilerin öğrendikleri konuları düzenli tekrar ederek akıllarında kalmasını, farklı soru tiplerini farklı yollardan çözebilme kabiliyetlerini kısa sürede çözmelerini gerektirmektedir. Dolayısıyla planlama aşamasında haftanın her gününde tekrarlar için vakit ayrılmalıdır. Tekrar etmek günlük işlenen konuları ilgilendirmelidir. Günlük tekrarlarda o gün işlenen konulardan sözel olanların dikkatli okunması, sayısal derslerde öğrenilen soru tiplerinin tekrar çözülmesi gereklidir. Daha sonra unutulduğu düşünülen konularda tekrar etmek yerine direk soru çözmeye çalışmak ise uzun vadeli zamanı iyi yönetmeyi sağlayan bir yöntemdir. Bu yüzden öğrencilerin detaylı bir konu analizi listesi hazırlayıp bu konulara günlük, haftalık ve aylık olarak çalışma süresi ayırmaları oldukça önemlidir.

Öğrenciler zaman zaman tekrar etmeyi konu çalışma gibi düşünerek vakitlerinin büyük çoğunluğunu tekrara ayırabilmekteler. Halbuki, tekrarın kısa tutularak öğrenilen konuları pekiştirmek için farklı soru tipleri görmek; dolayısıyla olabildiğince fazla soru çözüp farklı olasılıkları değerlendirmek, çözülemeyen soruları ise öğretmenlere danışarak öğrenmek bu hafıza sürecinde en verimli yöntemdir. Yapılan çalışma programlarının esnek ve öğrenme bazlı olması gerektiği gibi, öğrenciler de ihtiyaçlarına yönelik ölçülebilir bir ders çalışma süreci için gerekli soru sayılarını belirleyip, ders ayırt etmeden çalışmalarına devam etmelidirler. Bu bağlamda öğrencilerin yaptıkları programlarda gerçekçi olmayan, ölçülemeyen, belirsiz hedefleri onları yalnızca olumsuz etkileyecektir.

Üniversite sınavına hazırlık sürecinde öğrencilerin TYT ve AYT sınavlarına hazırlık süreçleri de çalışma hayatlarında değişiklik gösterecektir. TYT sınavında öğrencilerin çok sık problem yaşadığı nokta olan vakit sorunsalı, düzenli ve planlı çalışmalarla giderilebilir. Sınavda soru başına düşen sürenin oldukça kısıtlı olması, sınavın tamamını yetiştirememelerine yol açabilmektedir. Bunu önlemek amacıyla sınavlarda ve çalışma hayatlarında öğrenciler yapamadıkları soruları atlama, soruyla uğraşmak yerine ilgilendikleri testlerin öncelikle tamamını görüp soruların hepsini okumayı ve bitirmeyi hedeflemelidirler. Daha sonrasında yapılamayan sorulara bakılmalıdır. Sınav esnasında hız kazanmak adına bu yöntem ile farklı soru tarzlarını daha hızlı çözebilecekleri yöntemlerle çalışmak öğrencilerin faydasına olacaktır. Özellikle TYT sınavı soruları yoruma açık olup, AYT sınavı ise bilgi odaklı olmaktadır. TYT sınavına hazırlık sürecinde öğrencilerin yaptıkları hatalardan biri de ders ayırt etmektir. Bunu önlemek amacıyla öğrencinin eksik oldukları konular baz alınarak dengeli ve her derse vakit ayrılan bir çalışma programı oluşturulmalıdır.

 

 

 

  1. Tutumlarımız

 

Gençlerin sosyal ve akademik hayatlarında, yaşları gereği de duyarlı oldukları kıyaslamalara maruz kalma durumu ders çalışma konusunda da gözlemlenmektedir. Ders çalışırken hedefimiz nicele kıyasla daha nitel özellik taşımalıdır. Yani, çözülen soru sayısı, ders çalışma süresi aslında kişiseldir. Bireylerin öğrenme hızları farklıdır. Önemli olan, programa sadık kalıp denemeye devam etmek, öğrenme biçimlerini geliştirmek ve en önemlisi onlara yönelik sonuç odaklı düşünmemektir. Gençlere öğretmemiz gereken sorumluluk anlayışı gibi görülen çalışmalar, aslında bir araç olup, gelecek zamandaki hayatlarında da araç olmaya devam edecektir. Öğrencilerimize aktarmamız gereken esas önemli noktalar onların zaman yönetimi becerilerini geliştirmek, farklı problemlere farklı çözüm üretme yollarını keşfetmelerini sağlamak; yani öğrenmeye açık bireyler yetiştirmektir. Aksi takdirde onlara zaman zaman yönelttiğimiz yorumlar, olumsuz tutumlara yol açabilir, gençlerin motivasyonlarını sarsabilir. Bu yüzden unutulmamalıdır ki okul ve aile olarak gençlere eleştiri yerine daha çok aferin demeyi öğrenip, izledikleri yoldaki gelişimlerini takip ederek onları daha çok gelişmeye teşvik etmeliyiz. Aile ve okul bu durumda bir kontrol işlevi ya da programlarını veya hedeflerini gerçekleştirmeye iten bir katalizör gibi çalışmalıdır. Başka bir deyişle, onlara daha pozitif geri bildirimler verilmelidir.

En başta da söylediğimiz gibi program dersten ibaret değildir. Gençlerimizin gelişimlerinin en hızlı oldukları bu zaman diliminde onların sosyal ve biyolojik gelişimleri de düşünülmeli ve takip edilmelidir. Programlarında her zaman kendilerine vakit ayırarak sosyalleşmeyi, hobilerine vakit ayırmayı, düzenli uyumayı ve beslenmeyi de ihmal etmemelidirler. Gençlerin 14-18 yaş için ideal ve sağlıklı olan uyku ihtiyaçları günlük 7 ve 9 saat arasıdır. Uyku düzeni, sağlıklı bir hayat için stabil saat aralıklarında, düzenli bir beslenme ile sağlanmalıdır. Öğrencilerin dışarıda hazır gıda tüketimini azaltması, meyve ve sebze ile beslenmeyi artırması, şekeri kısıp daha çok protein grubu besinler tüketmesi onların akademik performanslarının da iyileşeceği anlamına gelir. Gün içinde düzenli olarak en az 3-5 öğün ile sağlıklı besinlerin tüketilmesi onların uyku kalitesini de artıracaktır. Uyku kalitesinde gençlerin yaşadıkları problemlerin başında uyku öncesinde kullanılan elektronik cihazlar gelmektedir. Uykuya dalmadan önceki 15 dakikalık süreçte elektronik aletlere bakılmaması daha sağlıklıdır. Yatakta ders çalışılmamalı, telefona ya da bilgisayara bakılmamalıdır. Yatak sadece uyuma aktivitesi yapılan yer olarak benimsenmelidir.

 Gençleri geleceğe hazırlarken belirsizlik algılarının onlarda bırakacağı olumsuz durumları göz ardı etmemeliyiz. Çoğu öğrenci, lise hayatları boyunca üniversite seçimi, meslek seçimi gibi hayatlarında rol payının yüksek olacağı konuları erteleme içerisinde olabilmektedirler. Öğrencilerin ilgili konuları düşünmeleri ve gerekli kararları alabilmeleri için 12. sınıf olmayı beklemeleri; geleceklerini ilgilendiren bu mühim kararlarda onları aceleci ve üstünkörü bir tutum içerisinde olmalarına sebep olabilmektedir. Bunun yerine, sayısal ve sözel alan tercihi, üniversite ve bölüm tercihleri, meslekleri öğrenme süreçleri geniş bir zaman diliminde incelenmelidir. Öğrenciler çoğu zaman alan, üniversite ve meslek seçimlerinde farklı faktörleri göz önünde bulundururlar. Burada onlara sorulması gereken sorular onların yapabilecekleri şeyleri değil; aksine yapamayacakları, seçemeyecekleri, ilgilerini çekmeyen unsurları göz önünde bulunduran sorulardır. Bu yöntem onları bir eleme süreci içine sokmaktadır. Üniversiteleri gezmek, üniversitelerin bölümleriyle ilgili okumalar yapmak, mesleğiyle ilgilenen kişiler ile iletişim kurmak bu yöntemlerden bazılarıdır.

 

  1. Sonuç

 

Bu yazıda sizlere gençlerimizin çalışma konusunda izlemeleri gereken önemli unsurlardan bahsettik. Lise dönemi, öğrencilerimizin hayatlarının sadece kısa bir bölümünü oluşturan, fakat geleceklerinde de kullanabilecekleri öğretileri kazandıkları bir dönemdir. Eğitim ve öğretime bakış açımız dönemlerden ibaret değil, sürekli olarak bireyin gelişimini hedefleyen bir araç niteliği taşıması şeklinde olmalıdır.  Bizlerin, okul ve aile olarak gençleri bu süreçte doğru ve gerçekçi yönlendirebilmemiz için, kendi içimizde uyumlu olmamız gerekir. Bu uyumu yakalamak adına, öğrencilerimizi düzenli olarak gözlemleyerek birbirimize geri bildirimler vermeliyiz.

Bir sonraki yazımızda, yine bizleri ve öğrencileri oldukça yakından ilgilendiren, çağımızda çok sık görülen problemlerden biri olan anksiyete (kaygı) incelenecektir.